EFELER ve ZEYBEKLER

Uzun süredir efelik tarihi hakkında birşeyler öğrenmek istiyordum. 2-3 gündür de bu konu hakkında bir araştırma yapıyorum. Bulduğum parçaları, kendi yorumumla birleştirip bir derleme hazırladım. Umarım faydalı olur.

Eşkiya ile Efeleri ayıramayanlara ithafen...

Ege denilince akla ilk gelen kelimedir efe. Efe, tarihte Batı Anadolu'da özellikle Aydın ve Muğla illeri ile Ödemiş ilçesinde yaşamış, silahlı ve mevcut düzene değişik nedenlerle başkaldırmış olan kişilere verilen isimdir. Mert, cesur, atılgan, mazluma dost, haksızlığa düşman olarak tanınırlar. Türk köylüsünün tipik bir örneğidir. Kurtuluş savaşında gösterdikleri başarılar ünlerine ün katmıştır. Bugün zeybeklik tarihi bir anı olarak yaşatılmaktadır. Aynı zamanda efe, günümüzde yiğit, cesur, mert ve sözünün eri olan kişileri tanımlamak için kullanılmaktadır.

Bilindiği üzere efe ve zeybek kelimeleri birbirinden ayrılmayan bir bütündür. Bu yüzden burada efe, zeybek tanımları da araştırma içerisinde belli yerlerde kullanılacaktır.
Efe kelimesinin kökeni hakkında birçok görüş vardır. Bu yüzden bu kelimenin kökeni kesin olarak bilinmemektedir. Bu görüşlerden bir kaçı şu şekildedir:

  1. Efe kelimesiyle birlikte benzer bir kelime olan zeybek kavramının, eski Türkçede koruyucu zırh anlamına gelen say, sağlam ve sıkı anlamına gelen bek sözcüklerinin birleşiminden doğan bir kavram olduğu ve saybek-saybak-zaybak-zeybak-zeybek değişim zinciri içinde oluştuğudur. Efe kelimesinin ise "büyük kardeş" anlamına gelen bir Türkçe sözcük (eke) olduğu düşünülmektedir.
    (kaynak: Onur Akdoğu / Bir Başkaldırı Öyküsü: Zeybekler - Tarihi, Ezgileri, Dansları)(Ayrıca bu görüşün aynısı Divan-ü Lügati-t Türk’de de görülmektedir.)

  2. Halikarnas Balıkçısı, zeybek sözcüğünü mitolojiye şu şekilde dayandırıyor. ''Homeros bu sözü ''olaks'' diye Omeqa ile yazar. Omeqa ise, ona tanrıçanın ilkbaharda doğurduğu yumurtasının, ilkbaharda bölünerek iki ayrı "o" olmasıdır. Ayrılan bu yumurtalardan tüm yaratıklar ve bitkiler çıkmıştır. Böylece de ''Obekkos'', ''Tobekkos'' ve ''İbakki'' sözleri ''Zeybek'' olmuştur.”

  3. Mahmut Ragıp Gazimihal, sözün Grekler tarafından kullanıldığını da belirtiyor. “Yunancada ''b'' sesi olmadığı için, onların dilinde sayvakikos, zaypapikos şeklinde Rodos'da ise turkikos'un aynı anlamda kullanıldığı ve kelimelerin aslının saybak olup bizde kelimenin incelenip ve özleşerek zeybek haline geldiği de açıklanır.”

  4. Efe sözü Rumcadan alınan efendi sözünün kısaltılması sonucu geldiğini savunanlar olmakla birlikte, efe kelimesi efendinin tam karşılığı değildir. Efe genç, diğer anlamda delikanlı demektir.
    (kaynak: http://www.turkuler.com/thm/zeybek.asp)

  5. Efe' sözcüğü, efeb’den gelir. Efeb, genç delikanlı yani silah taşıyan yiğit demektir.
    (kaynak: http://www.turkuler.com/thm/zeybek.asp)

  6. Celal Esad Arseven tarafından düzenlenen Sanat Ansiklopedisinde ''Eskiden asayişin korunmasına memur hafif silahlı bir sınıf askere verilen addır. Selçuklular zamanında Aydın ve Teke taraflarında böyle bir askeri sınıf oluşturulmuştu ki bunlara Efe denirdi.” denmiştir.
    (kaynak: http://www.turkuler.com/thm/zeybek.asp)

Efe, Zeybek ve Kızan Arasındaki İlişki:


Efe, zeybek ve kızan arasında bir ast-üst ilişkisi hakimdir. Efe, efenin altında zeybek, zeybeğin altında kızan şeklinde bir hiyerarşiden söz edilebilir.

Efe, zeybek gruplarının başıdır. Zeybekler, törelerine göre, aralarında kahramanlık yapmış cesur ve mert kişileri efe seçerler. Efe seçilebilmek için yaşça büyük olunması gerekli değildir.

Zeybek, kızanlara göre daha çok kahramanlık yapmış cesur kişilerdir. Zeybekler efenin emriyle kızanları yetiştirirler. Zeybekler, efelerin yanında birer kol beyi görevi görürler. Zeybekler iyi silah kullanan cesur kişilerdir.

Zeybeklerin maiyetindeki gençlere kızan denilir. Kızan, zeybeklerin toy halleridir. Belli bir süre zeybek yanında eğitim gördükten sonra, zeybek olabilirler.

Efelerin ve Zeybeklerin Tarihçesi:

Efe veya zeybek kurumu ilk defa 16. yüzyılda Osmanlı İmparatorluğunda otorite boşluğundan kaynaklanan Celali Ayaklanmaları sırasında görülür.

Öncelikle efelik ve zeybeklik tarihiyle ilgili bilgiyi vermeden önce efelerin, zeybeklerin neden dağa çıktığı hakkında bilgi edinmemiz doğru olur. Bilindiği üzere, Anadolu’da halk açısından dağlar, özgürlüğü, yiğitliği, karşı koyuşu, başkaldırıyı simgeler. Bu anlamda her zaman zorda kalan, darda kalan, tutunacak dal bulamayan tüm insanlar için dağlar, doğal bir çekim merkezi olmuştur. Efelerin, zeybeklerin dağa çıkış sebeplerini şu şekilde açıklayabiliriz;

  • Osmanlı Devleti’ndeki zamanın ağır vergileri
  • Anaları, babaları, yakınları yöneticilerin haksız baskısına uğramaları
  • Osman döneminde neredeyse yaşam boyu süren, sonu gelmez askerlik angaryası
  • Merkezi yönetim dışında, ayrıca yerel yöneticilerin basiretsiz yönetimleri, haksız uygulamaları

Hükümeti temsil eden yöneticilerin ve derebeylerin zulmüne, üretimlerinin talan edilmesine ve vergi adaletsizliğine karşı 1624-25 yılında Aydın - Birgi’de ayaklanan ve çevresine halkın önemli bir kesimini toplayan ve haksızlıkları düzelteceğini söyleyen Birgili Cennetoğlu bu duruma bir örnektir. Yine Ege Bölgesinde 1658 yılında ayaklanan Sivri Bölükbaşı, Batı Anadolu’yu büyük oranda etkileyen 1829-1830 Aydın İhtilali’nin öncüsü Atçalı Kel Mehmet Efe bu duruma verilecek diğer örneklerdir.
(kaynak: A. Haydar Avcı / Zeybeklik ve Zeybekler, http://www.zeybekler.net/makaleler/zeybeklerin-daga-cikis-nedenleri.html)

Bu dönemlerde köylüler, göçebeler, yarı göçebeler gibi ağır biçimde ezilen ve şiddete maruz kalan toplumsal kesimler, kendi içlerinden çıktığı, ezilen, horlanan, emeği yağmalanan ve geçim olanakları daralan kesimlerin yandaşı olduğu, topluma sıkıntıdan başka bir şey vermeyen bozuk düzene karşı koyduğu, kendi özlemleriyle örtüşen eylem ve davranışlara giriştiği için zeybeklerin eylemlerine dolaylı ya da dolaysız destek verirlerdi.
(kaynak: A. Haydar Avcı / Zeybeklik ve Zeybekler, http://www.zeybekler.net/makaleler/zeybeklerin-daga-cikis-nedenleri.html)

19. yüzyıl boyunca efelerin devlet otoritesi ile inişli çıkışlı bir ilişkileri olmuştur. 93 Harbi'nde cepheye gitmeleri karşılığında haklarında “umumi af” ilan edilen ve cephelerde büyük yararlıklar gösteren zeybekler döndüklerinde, af vaatlerinin tutulmadığını görerek dağlara geri dönmeye başlamışlardı. 1879’dan itibaren eşkıyalık Ege Bölgesi’nde tekrar salgın haline gelmiş ve hükümet bunlara karşı hiçbir şey yapamaz olmuştu.
(kaynak: http://tr.wikipedia.org/wiki/Efe)

Efeler ve zeybekler Osmanlı yönetimiyle olan çelişki ve çatışmalarını hiçbir zaman gizlemezler. Onlar göre Osmanlı, “Kahpe Osmanlı”dır. Bu nedenle kendi aralarında, “Osmanlı yiğit basandır”, “Osmanlıya güven olmaz”, “Osmanlı düzde tavşanı araba ile avlar”, “Osmanlı ocak döndürür, yiğit harcar”, “İt derisinden post, Osmanlıdan dost olmaz” deyimleri sık ve yaygın kullanılan söylemlerdir.

Bunun son örnekleri 19. yüzyılın ikinci yarısında -Çakırcalı Mehmet Efe’nin babası Çakırcalı Ahmet Efe’de içlerinde olmaz üzere- bağışlanmış ve yüze inmiş birçok efe ve zeybeğin çeşitli yerlere davet edilmesi ve buralarda arkadan vurularak ortadan kaldırılması olmuştur. Osmanlı yöneticileri 1883 yılında bu işi bizzat merkezden gelen gizli bir genelge uyarınca yapmışlardır. Osmanlı merkezi yönetiminin konuyla ilgili yaptığı gizli toplantıya Ege Bölgesinden beş görevli ve kırka yakın kaymakam katışmış, zeybeklerin bu şekilde ortadan kaldırılmasına yönelik önemli kararlar almışlardır. Bu kararlar Batı Anadolu’da her bölgede hemen uygulamaya konulmuştur. Bu dönemde bu kararlar gereği öldürülen efe ve zeybeklerden bazıları şunlardır:

  • Çakırcalı Ahmet Efe, Boşnak Hasan Çavuş tarafından arkadan vurularak öldürülmüştür.
  • Piç Osman Efe, Manisa-Kırkağaç’da öldürülmüştür.
  • Parmaksız Arap Efe, Aydın’da öldürülmüştür.
  • Bakırlı Mehmet Efe, Manisa-Akhisar’da öldürülmüştür. Bakırlı Efe bütün Ege Bölgesinde ünlü, söz geçkin ve etkili bir efedir. 1879 yılında Türk-Rus savaşına katılan 800’den fazla zeybeğin yer aldığı zeybek taburunu komuta etmiştir.
  • Yörük Osman Efe, İzmir vilayet konağında pusuya düşürülerek öldürülmüştür.
  • Küçük Cerit çetesi İzmir-Tire’de, Büyük Cirit çetesi İzmir-Bayındır’da, Harputlu Ömer çetesi İzmir’de, Kürt Mustafa çetesi Aydın-Söke’de görüşme bahanesiyle tuzağa düşürülerek ortadan kaldırılmışlardır. Ortadan kaldırılan bu efelerin maiyetinde aynı zamanda onlarca zeybek bulunmaktadır.
    (kaynak: A. Haydar Avcı / Zeybeklik ve Zeybekler, http://www.zeybekler.net/makaleler/zeybeklerin-daga-cikis-nedenleri.html)

Bunun yanı sıra, Kıbrıslı Mehmet Kamil Paşa, olağanüstü İzmir valiliği esnasında, yerli çeteleri düze indirip, bir tür koruculuk sistemi içinde kır serdarı olarak görevlendirerek, Rum çetelerini ortadan kaldırmaya çalışmış ve bunda da kısmen başarılı olmuştur. Efeler devletle uzlaştıklarında, çoğu Ege Adaları'ndan gelerek Ege Bölgesi'nde kan kusturan Yunanistan destekli Rum eşkıyanın hakkından gelebilen tek güç olarak kendilerini göstermişlerdir. Ancak bu çabalar sonradan İzmir valisi olan Hacı Naşit Paşa'nın efelere topyekun tuzak kurarak büyük kısmını imha etmesi üzerine sonuçsuz kalmıştır. Nail Moralı'nın 20. yüzyıl başı Ege Bölgesi ve İzmir'e ilişkin anılarında da, özellikle Çakırcalı Mehmet Efe'nin öldürülmesinden sonra Rum eşkiyanın bütünüyle azdığı kaydedilmektedir. (kaynak: http://tr.wikipedia.org/wiki/Efe)

Efeler, Birinci Dünya Savaşından sonra Türkiye'nin işgalinde Yunan kuvvetleriyle karşı karşıya gelmiş ve dağdan inerek Milli Mücadeleye katılmışlardır.

Bilindiği üzere Atatürk’ün Samsun’a çıkışı olan 19 Mayıs 1919’dan dört gün önce, 15 Mayıs 1919’da Yunan kuvvetleri İzmir’e çıkartılmıştır. Ve bu tarihten, meclisin kurulup, düzenli orduya geçilme süresine kadar –ki bu bir yıla tekabül eder-, Yunan ordusu Ankara’ya gelemediyse bu efelerin ve zeybeklerin, düşmanı tutmasındandır. Bu efelerden iki tanesi Yörük Ali Efe, Demirci Mehmet Efe’dir.


Demirci Mehmet Efe

Kurtuluş Savaşı’nın ilk başarılı mücadelesi efeler komutasında Aydın’da yapılmıştır. Milli Mücadelemizin ilk topu, yine efeler komutasında Aydın’da patlatılmıştır. Yörük Ali Efe’nin komutasında kurulan Milli Aydın Alayı, halen ordumuzda mevcudiyetini korumaktadır.
(kaynak: http://www.turkuler.com/yazi/efelikvezeybekler.asp)

Cumhuriyetin ilanından sonra hizmetleri nedeniyle kendilerine ordu rütbesi ve İstiklal Madalyası verilen efeler, bu tarihten sonra yasadışı eylemlerini bırakarak tarihteki yerlerini almışlardır.
Akıllarda Kalan Bazı Efeler ve Zeybekler:

  • Çakıcı Mehmet Efe
  • Yörük Ali Efe
  • Saçlı Efe
  • Mestan Efe
  • Gökçen Efe
  • Sarı Zeybek
  • Kamalı Zeybek
  • Pepe Efe
  • Kıllıoğlu Hüseyin Efe
  • Demirci Mehmet Efe
  • Atçalı Kel Mehmet Efe
  • Ahmet Efe
  • Çakırcalı Mehmet Efe


Kaynaklar:


Devamı!